Parkinson, kaslarda esneklik kaybı, denge koordinasyon problemleri, hareketlerde yavaşlama, ellerde titreme ve yürüme güçlüğüyle seyreden bir hareket sistemi hastalığıdır.
Beyinde dopamin adlı bir maddenin eksikliği sonucu oluşur. Dopamin kasların belli bir gevşeklikte tutulmasını ve hareketlerin koordinasyonunu sağlayan ‘bazal ganglion’ adlı beyin bölgesinin ana mediatörüdür. Kesin olarak bilinmeyen sebeplerle bazal ganglionların harabiyeti sonucunda dopamin eksikliği gelişir. 50 yaşın üzerindeki nüfusun ortalama %1’inde parkinson hastalığı ortaya çıkabilir. Erkelerde kadınlara göre 1,5 kat fazla görülür.
Parkinson gibi beyin nöronlarında dejenerasyonla seyreden rahatsızlıklarda major ozon tedavisi olarak bilinen kan yoluyla uygulama yapılmaktadır. Hastanın steril ortamda kanı alınıp ozonlanarak tekrar hastanın vücuduna geri verilir. Kan hücreleriyle karşılaşan ozon, hücre zarında ve plazmadaki lipitlerle reaksiyona girerek bazı oksidan maddelere ve O2 ye ayrışır. Oluşan bu oksidan maddeler bağışıklık sistemini ve hücre iyileşmesini tetiklerken, dokulara bol miktarda oksijen gider. Dış kaynaklı bir çalışmada nörodejeneratif hastalığı bulunan hastalarda ozon terapisi uygulanması sonucunda %73-90 oranında yan etki olmadan belirgin düzelmeler görülmüştür (Rodrigues ve arkadaşları).
Ozon bu hasta grubunda fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır. Bütün klinik avantajlarının yanı sıra ozon tedavisi , oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımını sağlar, bağışıklık sistemini düzenler ve vücudun kendi antioksidanlarını ve serbest radikallere karşı savaşan hücrelerini harekete geçirir. Bunun ötesinde beyindeki dolaşım bozukluklarında olumlu etkileri mevcuttur. Bunlara ek olarak ozon tedavisi yaşam kalitesini arttırmak için de kullanılmaktadır